Henüz sakura (kiraz çiçeği) zamanında Japonya’ya gidememiş olabiliriz, ama Datça dediğiniz nedir ki canım, şurdan şurası! İstanbul’dan arabaya atlasanız bir gecede gözünüzü Datça’da açabilirsiniz. (Arabanın sağ koltuğunda oturan ve yolculukta derin uyuyabilen benim gibi şanslılara selam olsun :))

Yine üşenmedik; hafta sonu için bu kadar yol yapacağımıza inanmayanlara kafa sallayarak gülümsedik; “Çiçek için mi?” diyenlere “ama kokusu….” dedik ve Şubat’ın ikinci cumasında düştük yollara… Yaklaşık iki yıldır hayalini kurduğum manzaralara da böylece tanık olduk. İstanbul’da kar yağdığı sırada biz baharın kokusunu içimize çekmiştik bile…

Datça’ya ilk yolculuğumuzun kış sezonunda olması ve badem ağaçlarının çiçek açtığı zamanda olması sayesinde tadına doyamadık. Bu kadar güzel bir yerin yazın nasıl kalabalık olabileceğini de az çok tahmin edebiliyoruz. Bu yazıda geçen “huzur, sakinlik, sessizlik..” kelimeleri, o nedenle yazın geçerli olmayabilir.

Bademi ile meşhur olan Datça’da, badem ağacı çiçekleri Şubat’ın ikinci ve üçüncü haftasında açarak baharı müjdeliyor. Datça merkezinden başlayarak, tüm yarımadada farklı bölgelerde badem bahçeleri görmek mümkün. Biz Cuma’yı Cumartesi’ye bağlayan gece, sabaha karşı Datça merkeze varıp önceden yer ayırttığımız otelde birkaç saat uyuyarak güne başladık. Sezon dışında olmamız nedeniyle otellerin doluluk oranı çok düşüktü zaten; öneri üzerine seçtiğimiz otel Datça sahilde temiz ve güzel bir işletme idi.
Sabah dışarı çıkar çıkmaz, otelin arkasındaki otoparkta ilk heyecanı yaşadım: Yaşar Kemal’in anlatımı ile söyleyecek olursak “çiçeğe durmuş” bir ağaç tatlı rüzgarda hafif hafif salınıyordu. O günkü planımız Datça merkezi gezmeyi ertesi güne bırakarak, köylere uğraya uğraya Palamutbükü sahiline, sonrasında da Knidos Antik Kenti’ne varmak ve güneşi Deveboynu Deniz Feneri’nde batırmaktı.

Datça’dan çıkıp yarımadayı boydan boya geçen anayoldan devam ederken, birbimize itiraf edemesek de “o kadar yol geldik acaba ağaçları göremeyecek miyiz” endişesi oluşmuştu; çünkü otoparkta gördüğümüz o ilk ağaçtan sonra etrafta çiçek açmış pek ağaç göremedik. Ama önceden yaptığım araştırmalar, Datça’da ağaçlar henüz açmadıysa da Palamutbükü’nde bahçelerin coşmuş olabileceğini yazıyordu; öyle de oldu.. Palamutbükü’ne inen yolda birkaç kez durup fotoğraf çektik ve arkada Yunan adaları manzaraları ile aşağıdaki bahçeleri uzun uzun izledik. Sonra da en beğendiğimiz bahçenin yanında durarak, kokuyu içimize çekmek için bahçeye girdik. O anda hayatımda duymadığım bir “arı gürültüsü” duydum; ağaçların içi tamamen arı doluydu! Gerçekten oraya kadar gitmemize değecek harika bir ses, koku ve manzara oluşmuştu…

Deniz ve hafif rüzgar sesinden başka hiçbir sesin olmadığı Palamutbükü sahilinde, açık olan iki yerden birinde kahvemizi içip taşlı sahilde biraz yürüyüş yaptık… O kadar berrak ve sakin olan denize girememek insanın içini biraz burkuyor tabi ? Deniz kokusunu içimize çekip bol bol fotoğraf çektikten sonra, Knidos Antik Kenti’ne doğru devam ettik. Yoldayken bir ara ufak bir yağmur geçişi hariç, hava kemiklerimizi ısıtacak kadar sıcaktı.

Öğle yemeğini Knidos tarafında yemeyi planladık, fakat orada tek seçenek varmış. Geri dönmeye gerek görmeyerek, yelkencilerin uğrak yeri olduğu duvarlarında asılı yarış bayraklarından belli olan restoranda yemek yedik. Menülerinde sadece balık ve köfte vardı; Ege otlarından mezeler bulmayı ummuştum ama bu seferlik olmadı…
Yemekten sonra Deveboynu Deniz Feneri’ne tırmandık ve Knidos Antik Kenti’ni gezdik. Akşama doğru çıkan rüzgar artarak biraz üşütmeye başlamıştı; ertesi günü planlayarak gün batımı manzarası eşliğinde virajları yavaş yavaş geçerek otelimize döndük…

Palamutbükü’ne Nasıl Gidilir ?
Datça – Palamutbükü arası 20 km ve bu yol araba ile yaklaşık 20-25 dakika sürüyor. Giderken iki alternatif güzergahınız var. Datça şehir merkezinden çıktıktan sonra Knidos yönüne doğru ilerleyip Sındı’yı geçtikten sonra Yaka köyünden güneye doğru giriş yaptığınızda yaklaşık 2.5 km sonra Palamutbükü’ne ulaşabilirsiniz. Diğer yol ise yine Datça şehir merkezinden Knidos yoluna girdikten yaklaşık 11 km sonra Mesudiye tabelasından güneye sapın. Sahile indikten sonra batıya doğru devam edin, birkaç km sonra Palamutbükü sahiline ulaşacaksınız. İkinci yolun bir kısmı denize paralel gittiğinden, manzara görmek isteyenler için tercih sebebi olabilir.
Datça’dan Palamutbükü’ne yaz mevsimi hemen hemen her saat başı minibüs kalkıyor. Kışın durumun nasıl olduğu konusunda bilgi alamadık. Alternatif olarak otostopla ulaşım sağlamak da çok zor olmayacaktır. Bölge halkı arasında otostop çekmek yaygın.
info@melonitur.com.tr